Friday, May 19, 2017


19 MAYIS


23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 9 Eylül, 29 Ekim… ‘Bu günler nedir?’ diye sorulmaz. Çünkü onlar, duyarlı bir milletin, vefakar halkın en bağrında yer etmiş tarihlerdir. Övünç duyduğumuz en önemli günler aslında vatanımızın özgürlüğe kavuşacağının müjdesini veren simgelerdir. Bandırma Vapuru ile Samsun’a gelen ‘Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde tüm ulus, ayrışmadan yürek birliği ile milli mücadeleye hazır oldu. Egemenlik için çalışıldı. Başarılı olundu. Böylece 19 Mayıs zaferin ilk adımı olmuştur. Vicdanlara yerleşmiştir. Zaferin ardından, ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu ve 29 Ekim 1923’te ilan ettiği Cumhuriyetimiz halkımıza barış, huzur ve uygarlık kapısı açan bir armağandır.

19 Mayıs, yasalarla ‘Gençlik ve Spor’ bayramı olarak kabul edilmiş ve 1935’te kutlamalar yurt düzeyinde başlamıştır. Özlemle beklenen, izlenen bayram etkinlikleri, törenler unutulmaz, unutturulamaz.

Gençliğin kültürünü artırmak amacı ile kurulan üniversiteler ve akademik veya sosyal faaliyetlerin yansıması spor gösterileri, 19 Mayıs’ın ileride gelecek kuşakların, akıl, ruh ve beden sağlığı bakımından iyi yolda olduklarının göstergesidir.
Aydın ve özverili öğretmenlerin yetiştirdiği sivil ve askeri liselerle, yüksek okullardaki kız ve erkek öğrenciler birlikte spor şölenleri yapıyorlardı. Gün erken başlardı. Tertemiz, spora uygun giysiler içindeki dinamik ve neşeli gençler sıralardaki yerlerimizi alırdık. Sadece yaşlı nineler, dedeler statların ön sıralarında yer bulmak için erkenden gelirlerdi. Herkes çok heyecanlıydı. Anneler, babalar kızlarını, oğullarını övünçle izlemek üzere tribünleri doldururlardı.

Halkın her kesimi spor gösterilerine, yarışmalara ilgi duyuyordu. 19 Mayıs Bayramında atletizm hedef alınırdı. Bu anılar bir hayal değil ki…

Toplum sanki, yeniden doğmuş, dirilmiş, gençleşmiş gibiydi;
19 Mayıs bir güvenceydi.
Uyanıştı.
Umuttu.
Uygarlığa yönelişti.

Kapalı ortamlarda gizlenen duygular, fikirler sorun yaratıyor. Sosyal hayatı etkiliyor. Bedensel dürtüler, saldırganlığa dönüşüyor. Kadın ve erkek ayrıştırıldıkça halkın huzuru bozuluyor.
Ne yazık ki son yıllarda ‘19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’ şenlikleri kutlanamıyor.

Böylece ileri değil, geriye dönük uygulamalar sosyal problemlere yol açıyor.
Atatürk, vatanı gençliğe emanet etti ve ne hüzündür ki o sevgili evlatların bazıları sınırlarımızı korumak için şehit oluyorlar.

Tüm ülke gençlerinin geleceğe parlak umutlarla baktığı yarınlar diliyorum.

19 Mayıs Unutulmayacak. Hepimize kutlu olsun.


18 Mayıs 2017
Perşembe


Monday, May 15, 2017

PARMAK İZİ

İnsan nesli yaratılıp, bu dünyaya geldiğinden beri doğan her bireyin ‘Parmak İzi’ kendine ait damga niteliği taşıyor. Bu özel işaret, hiç kuşkusuz, yer yüzünde ‘Tek’ olarak bulunuyor. Hayatın bu sırrı hem tıp hem de hukuk alanında bir çok bilinmeyenin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu hal aynı zamanda her insanın bir tane olduğunun kanıtı değil mi?
O halde bazı kişilerin diğerleri hakkındaki tutumları, olayları yorumlamaları da farklı olacak.
Bu durum bazılarında yalnızlık duygusu bile uyandırabilir. Fakat toplumda yaşayanlar hızlı olaylarla dolu geçen günlerde böyle şeylere kapılmaya fırsat bulamazlar! Hele çağımızın olumsuz olaylarının ön plana çıktığı bir dönemde…
Aslında her insanın göreceli bencilliği var. Bu gerçek inkar edilemez. Ancak bu egoizm, zamanla haset haksızlık, zorbalık, şiddet, cinayet evresini aşıp kötülük kavramını yaratıyor. Nedense bazıları suçu, ahlaksızlığı önemsiz sayıyorlar ve kendilerince ceza uygulamaya kalkışıyorlar.
Anarşik ortamda adaleti sağlamak toplumu huzura kavuşturmak ancak hukuka bağlı kalmakla mümkün. Kötülüğün disiplin altına alınabilmesi için yasalar yapılıyor. Kanun koyucular yine de bireysel bakış açılarını göz önüne alıyorlarken, kişisel tepkilerin bazıları çok farklı olsa da üzerinde duruyorlar.
Birbirine benzer fikirleri incelerken doğru ve yararlı olanı seçmeye özen gösteriyorlar. Ayrıca çoğunluğun tercihi de rol oynuyor. Böylece hukuk ve yasalar kesin ve eşit olarak uygulanmasıyla adalet yerini buluyor. Toplum korunuyor. Gerekirse ‘parmak izi’ ile suçlu ele geçiyor.
Fakat bütün Bireyselliğin dışına insanlar sosyal varlıklardır. Tek başlarına yaşayamazlar. Bedenleri iç ve dış organları elleri ‘DNA’ larla ait oldukları ailelerine ve soylarına bağlıdır. Zihinsel durumları ve huyları yetenekleri çok değişiktir. Akıl düzeyleri çok farklıdır.
Kurnaz ve akıllı olanlar parmak izi yerine el izine bakıp fal bakar para kazanırlar. Daha saf olanlar ise ücret ödeyerek aldatılırlar.


9 Mayıs 2017

Sunday, May 14, 2017

MENFUR İFTİRA

Ekim:
Bereket getiren  ‘Tohumlar’ın toprağa emanet edildiği hayırlı bir sonbahar ayıdır. Toprak ise en değerli ürünlerinden biri olan CUMHURİYETİMİZİ Allah’ın nadir yarattığı kullarından;
‘Gazi Mustafa Kemal Paşa' vasıtası ile asil Türk Milleti’nin kanı, vicdanı, saf ve temiz bireylerine  
29 Ekim 1923’te armağan etmiştir. 
Bu niteliklerden yoksun olanlar ise sahtecilerdir.
Üstün demokratik yönetimin kuruluşunun üçüncü yılı Ekim ayı benim de doğum tarihim olmuştur. 
91 yaşındayım. Pek çok olay gördüm, kişilerle tanıştım.
Fakat, hiçbir zaman, şimdiki gibi üzülmedim. Böyle aşağılık iftiralar, yalanlar, iddialar, saldırılar duymadım.
Bu nasıl bir kin?
Ne inanılmaz bir nefret, hırs ve haset!
Vatanımızın mübarek toprağına saçılan çürük soysuz insanlar, hain nankörler, hangi fesatlıkla ortaya çıkıyorlar?
Neye dayanarak böyle bir küstahlığa cüret ediyorlar?
Çağdaş, uygar, demokratik Cumhuriyetimizi kuran, üstün zeka ve yetenek sahibi, Mustafa Kemal Atatürk’e, merhume annesine, ailesine, manevi evlatlarına, silah ve mesai arkadaşlarına alçakça söven geri zekalı iftiracıları, onlara cesaret verenleri, bu iğrençliği görmezden gelenleri, tüm varlığımla kınıyorum!
O küstahların hak ettikleri cezayı almalarını içtenlikle istiyorum!
Cumhuriyetimizi kuran Atatürk’ü Türkiye’nin kalkınmasında emeği olanları minnet ve saygı ile anarken, bu haddini bilmezlerin utanç verici davranışları yüzünden, nasılsa araya karışmış olanlara karşı, ulusal tepkinin büyük olacağına inanıyorum.

Nihal Erem
11 Mayıs 2017
Perşembe


ANNELER GÜNÜ

Saygıdeğer sevgili konuklar,
Bizim geniş kapsamlı, huzurlu yuvamız ‘Akasya’ya hoş geldiniz.’
O güzel ağacın koruyucu dallarında çiçekler açıyor, güvercinler hu çekiyor. Şarkılarda adı okunuyor.
Bu geniş açılı ortamda dostlar, komşular, yaşlı anneler ve genç yaşta analık görevi, yüreği taşıyan özverili kişilerle hep beraberiz. Onların göze aldıkları katkılarıylaannelerin her gününü kutlamak istiyoruz.
İnsan neslinin yaradılışından söz eden sembolik ifadelerde cennette olan Adem Baba’ya eş ve arkadaş olmak üzere yaratılan Havva, sürüngenin aldatması  ile dünyaya indiriliyorlar. Yeni bir yaşam başlıyor. Havva’ya hem eşlik hem annelik görevi yükleniyor. Çektiği zorluklar yüzünden yüceltiliyor. Bir çok yetenekle donatılıyor.
Pekiyi annelik nedir?
Önce insan neslini üreten varlık kadındır. Bebeği olacağını anladığı andan itibaren hayatı değişir. Canını, kanını, nefesini yavrusuyla paylaşır. Onu korumak için önlem alır. Duyguları gelişir. Bedeni ağırlaştıkça kalp atışı zorlanır. Fikirleri değişir. Heyecan, merak, korku hatta alınganlık asabiyet belirtileri görülür.
Ancak o ilk kavuşma, o mis koku, ipek çilesinden daha yumuşak tene ilk temas ile anne olunur. İçe dolan sevgi, onların artık büyüdüklerini, ayrı birey haline geldiklerini fark ettirmez. Hep sizin çocuklarınız olarak kalırlar. Sizi eleştirmelerine şaşarsınız. Ama onlar ilerlemiş, ortam değişmiştir.
Ne yazık ki, bugün ülkemizde çok üzücü olaylar olmaktadır. Kadınlara şiddet, aşağılama, tecavüz, kıskançlık, sosyal baskılar, gericilik gibi çeşitli etkileri önleme çabası yine annelere düşer.
Her annenin en önemli görevi, kızını kendinden daha bilgili, çağdaş, uygar bir kişi olarak topluma kazandırmak oluyor. Erkek veya kız, anneler ayırım yapmadan daha ilk yaşlarda eğitmeğe, sosyal haklarını öğretmeğe başlamalı, vatanı uygar ülkeler  düzeyine çıkaracak kuşaklar ancak sorumlu annelerin eseri olur.
Genç anne sağlıklı, ileri görüşlü, aydın fikirli, kültürlü, vatansever evlatlar dilerken, Cumhuriyet’e hizmet etmelidir.
Kaybettiğimiz annelerimizi, sevgi ve rahmetle anıyoruz.
Hakları unutulmaz!
Nihal Erem

12 Mayıs 2017