HABER
Haberleşmek hayatın en ilkel dönemlerinden beri önemini korumuştur.
Haber ya beklenir yahut da gönderilmek istenir. Kişisel olabildiği gibi toplumları ve bütün dünyayı da ilgilendirir. Tarih boyunca bu ihtiyacı karşılayacak çözümler bulunması için uğraşılma sonucu uydular aracılığı ile ‘akıllı telefon’lara ulaşılmıştır.
Çok eski günlerde, duman, kuşlar, yüksek sesli boruların üflenmesiyle önemli bir olayın ilk işareti verilmiş sonra da koşucu habercilerle iletişim kurulmuş oluyordu. Resimli yazı olan hiyeroglif ile tablet üzerindeki çivi yazılarının ve Yunan alfabesinin çözülmesiyle birçok tarihi olayın haberi alınmıştır. Yazı uygarlığın temeli sayılabilir. Papirüs’ün kağıdın başlangıcı olması gibi. Artık mektupla haberleşmenin yolu açılıyordu. Fakat ulaştırılması zaman alıyordu. Okuma yazma bilenlerin sayısı azdı. Anadolu’da bazı yerlerde (Tellal) denen kişiler etrafta dolaşırken. Bir yandan da halka günün haberini duyuruyorlardı. Kağıt üretimi çoğalınca Avrupa’da gazetecilik başlıyordu. Osmanlı imparatorluğunda ise ilk gazete (Tanzimat) döneminde yayınlanıyordu.
Acele haberleşmek için kullanılan mors alfabeli düzenekli (Telgraf) ise en kısa sözcüklerle kağıda geçiriliyordu. Herhalde o güne göre de biraz pahalı imiş. Uzak bir yerde çalışan oğlundan mektup alamadığı için merak eden bir anne telgraf çekiyor. Mektup yazmaya vakit bulmayan genç, telgrafla yanıt veriyor (ölmedim) telgraftan sonra ise haberleşme aracı olan telefon bulunuyor. Uzun ve zor uğraşlardan sonra Amerika’yı Avrupa’ya bağlayan denizaltı kablosunun yapımı sona eriyor. Herkes merakla sonucu bekliyor. Düğmeye basılıyor.