EŞYALARIN DİLİ
Masa, sandalye, koltuk gibi eşyalar hatta tabak gibi evlerde kullanılan nesneler bir ailenin parçaları gibidirler. Bazılarının hizmetinin değeri daha önemlidir. Onların hikayeleri daha uzundur. Dinlerken bazı bazı gülersiniz. Bazen gözleriniz dolar. Daha çok bağlanırsınız. Fakat zamanı gelince de hepsini geride bırakıp kapıyı çekip gidecek kadar gerçekçi olabilirsiniz. İçinizde onların sesini duyarsınız. Umarım benim o eşyalara olan düşkünlüğümü doğru yorumlayacak insanlar vardır.
Çok yaşlı biri olarak, doğaldır ki bir çok evde yaşadım. Ama rüyalarıma giren, babamın yaptırdığı kendi evimiz. Taa çocukluğumdan beri baba evindeki büfe, kanape ve koltuklar. Masa ve sandalyeler. Sehpalar, halılar hepsi yerlerini sevmiş yüreğimize yerleşmişlerdi.
Yemek masası bütün aileyi bir araya getirmekle görevli olduğu için gururluydu.
İki başındaki babama ve anneme ait olan kollu sandalyeleri yanından ayırmazdı. Diğer kolsuz olanlar kendi aralarında karışsalar bile, masanın etrafına dizildiklerinde hepsi oturacak kişiyi aynı sıcaklıkla buyur ederlerdi. Ev halkı da kendi peçete halkalarının yanındaki tabağın önüne otururlardı.
İki başındaki babama ve anneme ait olan kollu sandalyeleri yanından ayırmazdı. Diğer kolsuz olanlar kendi aralarında karışsalar bile, masanın etrafına dizildiklerinde hepsi oturacak kişiyi aynı sıcaklıkla buyur ederlerdi. Ev halkı da kendi peçete halkalarının yanındaki tabağın önüne otururlardı.
Sofra herkesin yerini almasından sonra masaya gelen sıcak bir çorba veya yemeğin dağıtılma işini annem yapar, önce babamdan başlar, en son kendisi alırdı. Çok ölçülü ve eşit davranırdı. Yemek saatlerimiz genellikle düzenliydi. Evimizde baskı yoktu. Disiplin vardı.
Oturulan odada kadife kaplı kuştüyü minderli kanepe ve koltuklar vardı. Onlar rahat sıcak ve yumuşaktı. Kendilerince sohbete devam ederlerdi. Büyükler kahvelerini orada içerlerdi.
O zaman radyo dinlenirdi.
Yıllar geçti. Okul döneminde yedi senemiz baba evimiz dışında bir lojmanda, yabancı eşyaları kullanarak geçti. İyidiler alıştık.
Ama evimizde dönüşümüzü bekleyenler gibi sade ve samimi değillerdi. Çevre güzeldi fakat eşyalar konuşmuyorlardı. Sonra evimize döndük.
Biz yokken evimize hırsız girmiş. Annemle babamın yatak odalarındaki gardrobun aynalarını kırmış, çekmecelerini devirmiş, odayı alt üst etmiş.
İşte orada bir ruh, bir acı, sessiz bir diyalog vardı.
Yine kendi yolumuzdaydık. Yıllar geçiyordu, yuva kurma sırası bana gelmişti.
Sadeliği ve kaliteyi seçtik. Bir kitaplık, koltuk lambalı okuma sehbası benim arkadaşlarımdı. Eşyaları yerleştirip de ailemi ilk defa evimizde ağırladığımız sırada herkesin oturduğu yer bir anlam kazandı. Yemek masasının başında ve sonunda yine babamla annem yer almışlardı. Ama bizim onlara onlara ikram edecek özel sandelyemiz yoktu. Fakat yüzlerdeki gülümseme beni mutlu ederken yemek bölümündeki eşyalar sanki bana ‘Korkma, üzülme, bak onlar mutlular’ diyorlardı. İşte o anda o eşyalar (Babamın oturduğu koltuk, annemin dayandığı yastık)gibi nitelikler kazandılar. Ve sessiz iletişim başladı. Bütün aile bireyleri de ilk oturdukları yerleri benimsediler.
Sadeliği ve kaliteyi seçtik. Bir kitaplık, koltuk lambalı okuma sehbası benim arkadaşlarımdı. Eşyaları yerleştirip de ailemi ilk defa evimizde ağırladığımız sırada herkesin oturduğu yer bir anlam kazandı. Yemek masasının başında ve sonunda yine babamla annem yer almışlardı. Ama bizim onlara onlara ikram edecek özel sandelyemiz yoktu. Fakat yüzlerdeki gülümseme beni mutlu ederken yemek bölümündeki eşyalar sanki bana ‘Korkma, üzülme, bak onlar mutlular’ diyorlardı. İşte o anda o eşyalar (Babamın oturduğu koltuk, annemin dayandığı yastık)gibi nitelikler kazandılar. Ve sessiz iletişim başladı. Bütün aile bireyleri de ilk oturdukları yerleri benimsediler.
Aileye yeni bir katılım oldu. Babam ilk torununu ancak yedi ay sevebildi. Ne yazık ki, o müşfik herkese kucak açan sevgili babamızı kaybettik. Yalnız kalan annemin yanına döndük. Yeni bir bebek daha sevinç kaynağı oldu.
Onlar da büyüdüler dede oldular. Ben ise torun çocuklarımı seviyorum. İki evin anılarla dolu eşyaları, şimdi artık değişik fakat aynı dede ve nine soyundan gelen genç yuvalarda, geçmişten günümüze anıları fısıldıyorlar.
No comments:
Post a Comment