SU
Hayat su ile
başlar. Dünyanın ve bedenlerin yarısından fazlasının su olduğuna inanmak zor
olsa da bu bir gerçek.
Sıcaklar artınca:
Serinlemek için girip
yüzdüğümüz mavi deniz.
Sararmış
yapraklara can verip yeşerten yağmur
Kuruyan dilleri
dudakları ıslatan limonata
Kutuplardaki
buzdağları
Yağarken camları
kıran dolu
Kış eğlencesi
kızağın. Kartopunun
Özü, hayat
kaynağımız (su)’dur.
Bazen bulutlarla
gökyüzünden inip gelir
Veya sıcak bir
ılıca olarak topraktan çıkar.
Göller durgun
akarsular hareketlidir.
Şelaler,
çağlayanlar coşar, döküldükleri yerde köpürürler. Nehirler, ırmaklar, dereler,
ovalarda döne dolaşa akarken tarlaları sular, bereket dağıtırlar.
Su dosttur. Ateş
onun düşmanıdır.
Su kudrettir.
Ancak küçümsenmeye gelmez. Sel olur, sürükler götürür. Tsunami olur, dalgaları
göğe savurur, sonra çeker alır. Düzenini bozana acımaz. Hukukuna sahiptir. El ve
dil uzatana cezayı verir.
Yaradan’ın bağışı
olun su, yalnız dünyada mı var? Bilginler araştırıyorlar. Özellikle Mars’ta su
oluşturan elementlerin ve koşulların olup olmadığı önemli. “Böyle yararlı bir maddeyi kullanırken ziyan
etmemeye özen gösterin” Uyarıları yapılıyor… Bugün kuraklık tehlikesi dünyayı,
petrol probleminden fazla ilgilendirmeli. Petrolsüz yaşanır. Fakat susuz asla
bencillikler uğruna doğal dengeyi bozmak iklimi de değiştiriyor. Sıcaklık
artışını sonucu meydana gelen olaylar birbirini tetikliyor.
Ortadoğu’da
susuzluk sürüp giderken, kutuplarda buzdağları erimeye başladı.
Yurdumuzda da orman
yangınları tarım alanlarının, zeytinliklerin, bağ ve bahçelerin. İnşaatlara
bırakılması gibi sürdükçe, tehlikenin öncü haberleri olan seller, fırtınalar.
Hortumlar ve şehir içi yıkımların sonu gelmez.
Güvendiğimiz
yollar, köprüler kalır. Fakat oralardan geçecek halkımız, doğal afetlerle ve
ecelleriyle ebediyete göçmezlerse …
Ülkemizi
insanlarımızı, yaşamayı sevip istiyorsak kanunlara kurallara uyalım. Arkamızda
“hoş bir seda” bırakalım.
No comments:
Post a Comment