GÜVEN
Güven duygusu
doğmakla başlayan bir olgu. Bebek bilinçsizce, anneye bağlanır.
Anne ise evladını
güvenlik içinde yetiştirmek üzere özveride bulunuyor. Çünkü yaşam önemli. Zira
doğa kanunları hayatın devamlılığı ilkesine göre kurulmuş. Bu yüzden insanlar
içgüdüsel olarak, dünyada kalmak isteğiyle doğuyorlar. Bu arzuyu desteklemek
amacıyla, onlara akıl zeka, öngörü, yetenek gibi üstün nitelikli duygular
verilmiş. Ayrıca insanların bedenleri kadar ruhsal yaşamları da önemli.
Varlığın devamını
sağlayan enerji ve aktiviteler gibi faktörlere bağlı. Her birey geliştikçe
kendine özgü kişiliği de beliriyor. Lakin bu kavramlar herkese eşit olarak
dağıtılmamış.
Bazı kişiler daha
durgun ve çekingen oluyorlar. Onlar için ilk adımı atmak zor oluyor. Başaramamak
endişesiyle gerişimde bulunamıyorlar. Kendine güvenmemenin nedenleri
bilgisizlik, yasal sorunlar veya maddi sıkıntılar da olabiliyor. Fakat o gibi
engeller eğitimle ya da sosyal yardımla önlenebiliyor. Ama bazen asıl neden
tembellik oluyor.
Ahlak kurallarından
olan, güvenilir olmak her konuda geçerlidir. Kendinden kuşku duyanlar
başkalarını da öyle sanıp çekingen davranıyorlar. Böylece toplumun güven
kavramı yok edilirse bütün kurulu düzen zarar görüyor. Bu şekilde kavramlara
bilime ters düşmüş nice kavim tarihten silinip unutuluyor. Ancak gerideki bazı
kalıntılardan onların yaşadığı çağın kültürü hakkında bilgi veriyor. O dönemin
yaşantısı bugüne kadar hangi evrelerden geçildiğini gösteriyor.
Beyin sayesinde,
akıl kişilere en çok hangi konulara yatkın olduklarını algılatıp yönlendiriyor.
Konular çok
çeşitli, her biri kendi içinde bile bölümlere ayrılıyor.
Sanat dalları da
estetiğe ağırlık verirken ruha da hitap ediyorlar.
Sanatçılar dan
yazarlar, konu seçimi bakımından çok geniş bir alana sahipler. Müzisyenle
kulak, gözle resim, el ile heykel mümkün olan konularda birleşiyorlar.
Kitap
okuyucusunun beynine, müzisyen dinleyicisinin kulağına, ressam – heykeltıraş,
seyredenlerin zevkine güvenerek çalışmaları gereklidir. İnsanların öz
güvenindeki dayanaklarından diğeri de çevre ile inançlarıdır. Aslında bu
konular sadece bireylerin vicdanlarının sınırı içinde kalmak koşuluyla yasalara
uymalı ve özgür yorumculara güvenerek eser bırakılmalı. Sonra çevreyi aydınlatıp hoşgörü kavramı
yaymalıdır. Böyle olumsuz durumlar varsa. Başarılı olmaya endişesiyle özgüvenin
azalması normal sayılabilir. Fakat çağımızda sosyal ortamlarda güvenlik
sorunları var. Kimse birbirine güven duymuyor. Ne yazık ki en uygar ülkeler de
bile kazanç yolu silah üretimi ve ticareti. Uyuşturucu kullanımı ile terör alıp
başını giderken gençleri de alıp götürüyor.
Ahlak düşüklüğü
iğrenç seviyede. Çocuklara yapılan istismar korkunç. Artık örtbas edilemiyor.
Meclise gelecek. Kıskançlık cinayetleri kin, öfke, hırsızlık para uğruna hile…
Ey dünya bu gidiş
nereye
Analar, kadınlar
verin el ele
Yazık oluyor
hepimize
Analar, kadınlar;
El ele vererek
bağırın var gücünüzle, Hakkınızı arayın ve alın.
No comments:
Post a Comment