Saturday, October 7, 2017

ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK


(Alçak gönüllü olmak) Deyimi bugün için değişik  bir anlam taşıyor. Çünkü (Alçak) sözcüğü de, deyimde olduğu gibi düzeyi ifade etmiyor.

Şimdi ise (Alçak) dendiğinde akla ilk gelen kötü bir kişilik veya ahlaksızca işlenmiş olaylar oluyor. Böyle fena niteliklerle (gönül) kavramı bir araya getirilemez.

Oysa (Alçak gönüllü) deyimi büsbütün farklı bir yerde kullanılıyor.

Geçmiş yıllarda insanlar arasındaki sosyal ilişkiler daha farklıydı. Açıkça ifade edilmese bile boş övünme, hor görme öne çıkma yüksekten bakma, bilgiçlik taslama gibi davranışları olanlar giderek ortamdaki yerlerini kaybederlerdi.

Çünkü saygısızlar toplumu rahatsız eder ve yavaş yavaş dışlanırlardı.

Toplum birbirlerine saygılıydı. Ancak kurallar yaşanarak öğrenilirdi. Dolayısıyla kişiler dostlarını tanırken söylenen lafa bakmaz. Gerçek değerlere önem verirlerdi. Arkadaşlıklar ahbaplıklar, dostluklar daha sağlam temele dayanırdı. İnsanlar arkadaş olurken gösterişe bakmaz. Öz benliğini bilmek isterdi. Sanki bir keşfetme süreciydi.

(Alçak gönüllü) olarak bilinen kişiler de beklemezlerdi. Eğer övme çok olursa, altında özel bir neden olduğunu düşünürlerdi. Aslında övgü içten gelen bir nitelik ise buna samimiyet ve olgunluk  demek gerekir. Alçak gönüllü biri kendi düzeyinin altındaki kişileri küçümseyip hor bakmaz. Maddi zenginliği ile gösteriş yapmaz. İhtiyacı olanlara yapacağı yardım gizli tutar.

Alçak gönüllü ise öne geçmez sırasını bekler. Başkasının bilgisizliğini alay konusu etmez, kendi bildiği kadarını üstünlük saymaz. Bilgisini karşısındakini incitmeden öğretir. Alçak gönüllü ise fırsat çıkarsa başkasının hakkının yemez. Tok gözlüdür.

Bütün bu niteliklerin kötü anlamı  (alçak) sözcüğü ile ne ilgisi olabilir?

Ne mutlu, gerçekten (alçak gönüllü) olana.



No comments:

Post a Comment