ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK
(Alçak gönüllü
olmak) Deyimi bugün için değişik
bir anlam taşıyor. Çünkü (Alçak) sözcüğü de, deyimde olduğu gibi düzeyi
ifade etmiyor.
Şimdi ise (Alçak)
dendiğinde akla ilk gelen kötü bir kişilik veya ahlaksızca
işlenmiş olaylar oluyor. Böyle fena niteliklerle (gönül) kavramı bir araya
getirilemez.
Oysa (Alçak
gönüllü) deyimi büsbütün farklı bir yerde kullanılıyor.
Geçmiş yıllarda
insanlar arasındaki sosyal ilişkiler daha farklıydı. Açıkça ifade edilmese bile
boş övünme, hor görme öne çıkma yüksekten bakma, bilgiçlik taslama gibi
davranışları olanlar giderek ortamdaki yerlerini kaybederlerdi.
Çünkü saygısızlar
toplumu rahatsız eder ve yavaş yavaş dışlanırlardı.
Toplum birbirlerine
saygılıydı. Ancak kurallar yaşanarak öğrenilirdi. Dolayısıyla kişiler dostlarını tanırken söylenen
lafa bakmaz. Gerçek değerlere önem verirlerdi. Arkadaşlıklar
ahbaplıklar, dostluklar daha sağlam temele dayanırdı. İnsanlar arkadaş olurken gösterişe bakmaz.
Öz benliğini bilmek isterdi. Sanki bir keşfetme süreciydi.
(Alçak gönüllü)
olarak bilinen kişiler de beklemezlerdi. Eğer övme çok olursa, altında özel bir
neden olduğunu düşünürlerdi. Aslında övgü içten gelen bir nitelik ise buna
samimiyet ve olgunluk demek
gerekir. Alçak gönüllü biri kendi düzeyinin altındaki kişileri küçümseyip hor bakmaz.
Maddi zenginliği ile gösteriş yapmaz. İhtiyacı olanlara yapacağı yardım gizli
tutar.
Alçak gönüllü ise
öne geçmez sırasını bekler. Başkasının bilgisizliğini alay konusu etmez, kendi bildiği
kadarını üstünlük saymaz. Bilgisini karşısındakini incitmeden öğretir. Alçak
gönüllü ise fırsat çıkarsa başkasının hakkının yemez. Tok gözlüdür.
Bütün bu
niteliklerin kötü anlamı (alçak)
sözcüğü ile ne ilgisi olabilir?
Ne mutlu,
gerçekten (alçak gönüllü) olana.
No comments:
Post a Comment