HAYDARPAŞA GARI
Kadıköy yakasındaki Haydarpaşa tren garının muhteşem
binası İstanbul’un simgelerinden biridir. O anıtsal yapı hem İstanbul’u Doğu
Anadolu illerine ve diğer kentlerine eriştirir. Hem de Anadolu’yu İstanbul’la
buluşturan trenlere açılan bir kapıdır. Aynı zamanda ilk ve son duraktır.
Peronlar yolculara hizmet veren alanlardır.
Görevliler, kırmızı kasketli üniformaları, sinyal
düdükleriyle dikkat çekerler. Trenlere yol verir veya karşılarlar. Yolcular
orada hayırla uğurlanırken el sallanır. Tren gözden kayboluncaya kadar izlenir.
Geçirmeye gelenler kendi hayatlarına dönerler.
Trenden inenler dostça karşılanır, sevinçle kucaklanırlar.
Furgonlara mal yüklenir veya alınır. Peronlar hareketlidir.
Uzun yola veya komşu ülkeye gidecekler veya
misafir gelecekler isterlerse, normal ya da ekspres katarlara, yemeli, yataklı
vagonlar da ekletiliyor. İstanbul’a ilk defa gelenler ise, o koskoca
giriş salonunun rengarenk vitrayları ardında görünen masmavi denize hayran
kalıyorlar. Ayrılanların içine hüzün çöküyor.
Cıvıl cıvıl banliyö yolcuları genellikle
telaşlıdır. Treni, vapuru kaçırmak istemezler. Salonla rıhtım arasındaki yayvan
basamaklı, geniş, mermer merdivene koşarlar. Orası inenlere vakit kazandırır
çıkanları yormaz.
1869 yılında bir İngiliz şirketinin
Haydarpaşa-Pendik arasına döşediği demiryolu ile banliyö hattı başlıyor.
Başlangıç yeri şimdiki tren garının bulunduğu
arsadaki iki katlı bina ve ilk durak oluyor. O alan şiddetli lodos fırtınalarından
rahatsız. Ancak, iki paralel demiryolunun inşaatına başlıyor. Bu hatların
zeminine yerleştirilen traversli raylar ile vagon tekerlekleri uyumlu
yapılıyor. Zaman içinde buharlı, motorlu, elektrikli lokomotifler çekici güç
olarak kullanılıyor.
Banliyö tamamlanınca semtlere ve ihtiyaca göre iki hat
içinde (Gidiş-Dönüş) istasyon binaları inşa edebiliyor. Devamlı lodos fırtınasına
karşı, denizin içine 1889 da, kısa bir mendirek yapılıyor. Fakat yetersiz
kaldığı için boyu uzatılıyor.
Haydarpaşa garının temeli 1906 da atıldı… Mimarlığını,
inşaatını Almanlar üstlendi. Dış taş işçiliğini ve vitrayları İtalyan ustalar tarafından
1908 de tamamlandı ve gar hizmete açıldı.
Zaman içinde bazı restorasyonlar yapılsa da,
binanın kendine özgü görüşünü bozmadı. Fakat çevresi değişiyordu.
Şimdi bu vakur yapı, bir (Buda) heykeli gibi,
oturduğu yerde yenilikleri izliyor. İki dalgakıranı! Tünek edinen martıların,
karabatakların kendilerine özel ninnilerini dinliyor.
Sana da iyi uykular HAYDARPAŞA.
No comments:
Post a Comment