Sunday, October 1, 2017



HAYDARPAŞA GARI


Kadıköy yakasındaki Haydarpaşa tren garının muhteşem binası İstanbul’un simgelerinden biridir. O anıtsal yapı hem İstanbul’u Doğu Anadolu illerine ve diğer kentlerine eriştirir. Hem de Anadolu’yu İstanbul’la buluşturan trenlere açılan bir kapıdır. Aynı zamanda ilk ve son duraktır. Peronlar yolculara hizmet veren alanlardır.

Görevliler, kırmızı kasketli üniformaları, sinyal düdükleriyle dikkat çekerler. Trenlere yol verir veya karşılarlar. Yolcular orada hayırla uğurlanırken el sallanır. Tren gözden kayboluncaya kadar izlenir. Geçirmeye gelenler kendi hayatlarına dönerler.

Trenden inenler dostça karşılanır, sevinçle kucaklanırlar. Furgonlara mal yüklenir veya alınır. Peronlar hareketlidir.

Uzun yola veya komşu ülkeye gidecekler veya misafir gelecekler isterlerse, normal ya da ekspres katarlara, yemeli, yataklı vagonlar da ekletiliyor. İstanbul’a ilk defa gelenler ise, o koskoca giriş salonunun rengarenk vitrayları ardında görünen masmavi denize hayran kalıyorlar. Ayrılanların içine hüzün çöküyor.

Cıvıl cıvıl banliyö yolcuları genellikle telaşlıdır. Treni, vapuru kaçırmak istemezler. Salonla rıhtım arasındaki yayvan basamaklı, geniş, mermer merdivene koşarlar. Orası inenlere vakit kazandırır çıkanları yormaz.

1869 yılında bir İngiliz şirketinin Haydarpaşa-Pendik arasına döşediği demiryolu ile banliyö hattı başlıyor.

Başlangıç yeri şimdiki tren garının bulunduğu arsadaki iki katlı bina ve ilk durak oluyor. O alan şiddetli lodos fırtınalarından rahatsız. Ancak, iki paralel demiryolunun inşaatına başlıyor. Bu hatların zeminine yerleştirilen traversli raylar ile vagon tekerlekleri uyumlu yapılıyor. Zaman içinde buharlı, motorlu, elektrikli lokomotifler çekici güç olarak kullanılıyor. 

Banliyö tamamlanınca semtlere ve ihtiyaca göre iki hat içinde (Gidiş-Dönüş) istasyon binaları inşa edebiliyor. Devamlı lodos fırtınasına karşı, denizin içine 1889 da, kısa bir mendirek yapılıyor. Fakat yetersiz kaldığı için boyu uzatılıyor.

Haydarpaşa garının temeli 1906 da atıldı… Mimarlığını, inşaatını Almanlar üstlendi. Dış taş işçiliğini ve vitrayları İtalyan ustalar tarafından 1908 de tamamlandı ve gar hizmete açıldı.

Zaman içinde bazı restorasyonlar yapılsa da, binanın kendine özgü görüşünü bozmadı. Fakat çevresi değişiyordu.

Şimdi bu vakur yapı, bir (Buda) heykeli gibi, oturduğu yerde yenilikleri izliyor. İki dalgakıranı! Tünek edinen martıların, karabatakların kendilerine özel ninnilerini dinliyor.


Sana da iyi uykular HAYDARPAŞA.

No comments:

Post a Comment