Saturday, October 7, 2017

BAĞIŞ


Bağış yürekten geldiğinde anlam kazanıyor.

Elbette maddi manevi bütün bağışlar çok değerli. Bir paylaşım yolu.

Yarın bir eylül iki bin on yedi. Kurban bayramı. Şartları uygun olanlar görevlerini yerine getiriyorlar. Ben nasıl bir bağış yapabilirim diye düşünürken aklıma çocukluğum ve o zaman dinlediğim bir olay geliverdi. Kardeşim ve ben ilkokula yeni başlamıştık. !930’lu yılların başlarıydı.

O dönem para ile hiçbir ilişkimiz yoktu. Bayramlarda ve doğum günlerinde armağan verilirdi. Hatta para lafı etmek bile hoş karşılanmazdı. Fakat Kızılay başkaydı.

Ancak yardımlar gizli yapılırdı. Bayramlarda rozet takan kumbaracılar vardı. Onlar genellikle şehir hatları vapurlarında dolaşırlardı.

Eski adı (hilali-ahmer) olan (Kızılay)’ın rozetleri kâğıttan, beş yapraklı çiçeklere benzerdi. Her yaprakta kırmızı bir yarım ay resmi basılmıştı. Kumbaralar taşıyıcıların boyunlarında çanta gibi asılı duran silindir biçimli metal kutulardı. Üst tarafta para atmak için bir aralık bırakılmıştı.

Vapurlarda ana koridorun iki yanında karşılıklı oturanlar uzun kanepeler vardı.

Bir bayram günüydü. Vapurdaydık karşılıklı iki sırada ailece yer bulunmuştu. Pencere önleri bize bırakılmışlardı. Biraz sonra kumbaralı hanım ailemizin oturduğu sıralara yaklaşıyordu ki kumbarasını şıngırdattı. Sanki “hazır olun geliyorum” diyordu.

Benim ise param yoktu fakat büyüklerin güvencesi altındaydım. Korkmamıştım. Rozeti kardeşimle bana taktı. Kendimi katkıda bulunmuş gibi hissetmiştim. Kumbaraya bükülüp atılmış tek tük para olsa bile çoğunluk şıngırdayan ufaklıklardaydı. Ama küçümsenmezdi. Türk lirası değerliydi.

Seneler önce de aynı sistemle yardım toplandığını, dinlediğim bir olayla öğrendim.

O eski günlerde yanında parası olmayan genç bir kıza, kumbaracının yüksek sesle “hamiyetsiz” diye azarladığı duyulmuş. Oysa o ‘merhamet’sizlikle suçlanan genç kız varlıklı ve çok iyi kalpliymiş. Sadece yanında para yokmuş. Kendini savunmak yerine başını öne eğip göz yaşlarını gizlemeye çalışmış.

Bu zincirleme anılar bana bağışların yalnızca maddi olmadığını düşündürdü. Kültürümüzde vakıf kavramı var. Yenileri de kuruluyor. Yasalara bağlanıyor.

Bağış bir çeşitle sınırlamak doğru olmaz. Her birey kendinden sorumludur. Başka birini bağış yapmaya veya konu seçmeye zorlayamaz. Kişi kendi yeteneğine göre bir anlık ya da kısa süreli yahut uzun vadeli sosyal amaçlı bağış yapabilir. Bazen bir bilgi bir kelime de bağış olur. Bir ağaç dikme bir sağlık hizmeti bağış sayılır.

Organ bağışı gibi insani özverinin değeri ise çok önemli olmakla beraber. Bir hayat kurtarmak için canlıdan canlıya yapılan organ ve kan bağışı bütün insanlık niteliklerinin üstündedir.



No comments:

Post a Comment