BAĞIŞ
Bağış yürekten geldiğinde anlam kazanıyor.
Elbette maddi manevi bütün bağışlar çok değerli. Bir paylaşım yolu.
Yarın bir eylül iki bin on yedi. Kurban bayramı. Şartları uygun olanlar görevlerini
yerine getiriyorlar. Ben nasıl bir bağış yapabilirim diye düşünürken aklıma
çocukluğum ve o zaman dinlediğim bir olay geliverdi. Kardeşim ve ben ilkokula
yeni başlamıştık. !930’lu yılların başlarıydı.
O dönem para ile hiçbir ilişkimiz yoktu. Bayramlarda ve doğum günlerinde
armağan verilirdi. Hatta para lafı etmek bile hoş karşılanmazdı. Fakat Kızılay
başkaydı.
Ancak yardımlar gizli yapılırdı. Bayramlarda rozet takan kumbaracılar
vardı. Onlar genellikle şehir hatları vapurlarında dolaşırlardı.
Eski adı (hilali-ahmer) olan (Kızılay)’ın rozetleri kâğıttan, beş yapraklı
çiçeklere benzerdi. Her yaprakta kırmızı bir yarım ay resmi basılmıştı.
Kumbaralar taşıyıcıların boyunlarında çanta gibi asılı duran silindir biçimli
metal kutulardı. Üst tarafta para atmak için bir aralık bırakılmıştı.
Vapurlarda ana koridorun iki yanında karşılıklı oturanlar uzun kanepeler
vardı.
Bir bayram günüydü. Vapurdaydık karşılıklı iki sırada ailece yer
bulunmuştu. Pencere önleri bize bırakılmışlardı. Biraz sonra kumbaralı hanım
ailemizin oturduğu sıralara yaklaşıyordu ki kumbarasını şıngırdattı. Sanki
“hazır olun geliyorum” diyordu.
Benim ise param yoktu fakat büyüklerin güvencesi altındaydım. Korkmamıştım.
Rozeti kardeşimle bana taktı. Kendimi katkıda bulunmuş gibi hissetmiştim.
Kumbaraya bükülüp atılmış tek tük para olsa bile çoğunluk şıngırdayan
ufaklıklardaydı. Ama küçümsenmezdi. Türk lirası değerliydi.
Seneler önce de aynı sistemle yardım toplandığını, dinlediğim bir olayla
öğrendim.
O eski günlerde yanında parası olmayan genç bir kıza, kumbaracının yüksek
sesle “hamiyetsiz” diye azarladığı duyulmuş. Oysa o ‘merhamet’sizlikle suçlanan
genç kız varlıklı ve çok iyi kalpliymiş. Sadece yanında para yokmuş. Kendini
savunmak yerine başını öne eğip göz yaşlarını gizlemeye çalışmış.
Bu zincirleme anılar bana bağışların yalnızca maddi olmadığını düşündürdü.
Kültürümüzde vakıf kavramı var. Yenileri de kuruluyor. Yasalara bağlanıyor.
Bağış bir çeşitle sınırlamak doğru olmaz. Her birey kendinden sorumludur.
Başka birini bağış yapmaya veya konu seçmeye zorlayamaz. Kişi kendi yeteneğine
göre bir anlık ya da kısa süreli yahut uzun vadeli sosyal amaçlı bağış
yapabilir. Bazen bir bilgi bir kelime de bağış olur. Bir ağaç dikme bir sağlık
hizmeti bağış sayılır.
Organ bağışı gibi insani özverinin değeri ise çok önemli olmakla beraber.
Bir hayat kurtarmak için canlıdan canlıya yapılan organ ve kan bağışı bütün
insanlık niteliklerinin üstündedir.
No comments:
Post a Comment