Saturday, October 28, 2017

YANLIZLIK


Yaşam kuralı olarak biz insanlar ve canlılar yalnız doğuyoruz. İster ikiz veya beşiz hatta (Siyam ikizi) olalım. Fark etmiyor. Her birimiz ayrı ve tek kişiyiz. Fakat bu ürkütücü yalnızlığa karşı, Allah insanları üstün kılmak için, onlara akıl, zekâ, duygu, yetenek gibi nitelikleri. Bilinçle beraber sunmuş ve yetki vermiştir. Ancak bireyler tek oldukları için. Eşit de değildirler. Bazılarımızın doğuştun veya sonradan olan organik veya ruhsal sorunlarımız oluyor. Bu gibi durumların birer engel olduğunu biliyorum. Çünkü bende 91 yaşında sorandan ve yavaş görmez olan ve 57 senedir diyabetli bir ressamım. Fakat son iki sene evveline kadar direnebildim. Ancak çevremden gördüğüm destek bana görmezliğimi yalnızlığa dönüştürmedi.

Kendi isteğim ve bilincimle yaşamakta olduğum huzur evinde yeni dostlar komşular ve en önemlisi ileri yaşıma rağmen yeni bir bakış açısı edindim… Çünkü görmezlikle ilgili iki kırık yaşadım. Ama iyileştim…

O yüzden gencecik yaşta iyileşme şansları olmayan, birçok organlarını birden kaybetmiş kahraman gazilerimizin yanında kendi görmezliğimi abartmanın yersiz olduğunu bilincindeyim. Elbette vatanın selameti için canlarını veren şehitlerimizin geride kalanlarının yalnızlıkları ölçüsüzdür. Bu özverilerinin bedeli olan borcumuz, onların yalnızlığını paylaşmayı emrediyor. Dünyaya gelirken tek ve yalnız olsak bile, toplum halinde yaşıyoruz.

Birbirimizi etkiliyoruz. Yaşamımız boyunca pek çok olayla karşılaşıyoruz. Bakış açılarının yorumların farklı olması normal. Fakat aynı ortamda bulunmakla her bireyin kendi öz benliğinden fedakârlık etme zorunda kalacağı belli. Bu durum bazı kişilerde yalnızlık hissi uyandırılabilir. Fakat bu geçici hal kendi canına kıydıran marazi yalnızlık hastalığından ayrıdır.
Sosyal hayatta uyumu sağlamak için duygulara ve akıla eşdeğeri vermek gerekiyor.

Sevgisizlik, yalnızlığı tetikleyen duyguların başında geliyor.

Sona eren hayatlar sevildikleri oranda acı veriyor.

Arkada bırakılan özlemi dışarı aksettiren görümlü, sesli sahnelerin uzaması yalnızlık duygusunu köklendiriyor. Böyle gelenekler üzüntüyü önlemek yerine arttırıyor. Oysa çevredekilerin ilgisi ve yardım nasıl da beklenen bir davranış oluyor.
Hep yalnız olduklarından yakınanlar içe dönüklüğü egoizme alışkanlığı ilgisizliğe ve saplantıyı aldırmazlığa dönüştüren kişiler arasından çıkıyor. Onlar kimseyi sevmedikleri için yalnızlık çekiyorlar. Yalnızlığın ilacı sevgi ortam değiştirme ilgi sunan çalışmalar ve sanat dalları…





No comments:

Post a Comment