Wednesday, December 7, 2016




EKONOMİ


Çocuktum.
Okula başlamamıştım.
Evdeydim.
Oyuncaklarım, bebeklerim vardı.

Fakat o sırada tasalıydım. Çünkü babam İstanbul’da yapılacak bazı tesisleri ve fabrikaları incelemekle görevli olarak dış ülkelerdeydi. Onu çok özlüyordum!

Teyzem ise evlenmiş, Kağızman’a, uzaklara gidecekti.
Üzülüyordum...

Galiba avutmak için İstiklal caddesindeki Japon Mağazası’ndan güzel bir bebek alıp hediye etmişti. Kısa süre sonra babam yurda dönerken bana çanta içinde değiştirmelik giysileri olan bir bebek, kardeşime de bir kutu (Maerklin) marka, metal parçalı, yap-sök-yap seti getirmişti.

O dönemde dışarda oyuncak sektörü ekonomiye katkısı olan bir sanayi kolu haline gelmişti. Üretimin temeli kaliteye, güvenirliğe ve dürüstlüğe dayanıyordu. Oyuncaklarda ve bebek giysilerinde kullanılan materyaller, ince işçilik, sağlamlık çok önemliydi. Boşuna harcanmış birşey de yoktu.

Zaten toplumda ve evimizde zarar ziyan hoş görülmezdi. Sokakta yerde bir parça ekmek bulunsa orda bırakılmaz yükseğe kaldırılırdı.

Yemek çöpe dökülmez, eskiyen şeyler tamir edilir veya başka bir işte yararlı olmasına çalışılırdı.
Bu cimrilik değildi.
Ekonomi var olana saygı ve değerlendirme sistemiydi.

Nitekim 1939 yılında ilkokul bitince İngiliz Kız Orta Okulu’na yazıldım. Üniformam dikilecekti.

Karaköy’de Ekselsiyor Mağazası önerilmişti. Orası eski, köklü, güvenilir ve tanınmış bir işyeriydi. Zaten yağmurluklarımızı da oradan alırdık. Şimdi bana tünik, ceket, pardösü, şapka ölçüsü alacaklardı. Ben biraz boylanmıştım. Ama ölçüyü alan terzi daha da uzayacağımı düşünüp birkaç santim ilave ediyordu. Kumaşların en iyi kaliteden olacağını söylüyor, biten formalarla karşılaştırmak için örnek veriyordu. Gerçekten de yapılanlar çok iyi olmuştu.


Ancak ilk seneler arkama biraz bol ve uzun gelen üniforma ile herhalde rüküştüm. Ama sonuçta ben uzadım, kilo aldım ve kendimi giysilere uydurdum.

Ama eskitemedim. Büyük olasılıkla 5ci senede giyemeyecektim. Onun çözümünü ise ben 5 yıllık eğitimi 4 senede tamamlayarak buldum ve yeni üniformaya gerek kalmadı. J

Zaten 1939’da başlayan İkinci Cihan Savaşı sürüyordu. Harbe girmemiştik ama bazı yokluklar, zorluklar vardı. Ekmek, şeker, kumaş karneyle dağıtılıyordu. Çoraplar, pabuçlar, gömlek yakaları temir ediliyordu...

Memleket ekonomisinin sarsılmasına biraz çare olması için konan “Varlık vergisi”

ne yazik ki çok büyük acılara , haksızlıklara, utançlara neden oldu. Şimdi ise ekonomi savurganlık, borçlanma, kalitesizlik, kandırmaca ve ikiyüzlülüğün kol gezdiği bir alan gibi...

No comments:

Post a Comment