EKONOMİ
Çocuktum.
Okula başlamamıştım.
Evdeydim.
Oyuncaklarım, bebeklerim vardı.
Fakat o sırada tasalıydım. Çünkü babam İstanbul’da yapılacak
bazı tesisleri ve fabrikaları incelemekle görevli olarak dış ülkelerdeydi. Onu
çok özlüyordum!
Teyzem ise evlenmiş, Kağızman’a, uzaklara gidecekti.
Üzülüyordum...
Galiba avutmak için İstiklal caddesindeki Japon
Mağazası’ndan güzel bir bebek alıp hediye etmişti. Kısa süre sonra babam yurda
dönerken bana çanta içinde değiştirmelik giysileri olan bir bebek, kardeşime de
bir kutu (Maerklin) marka, metal parçalı, yap-sök-yap seti getirmişti.
O dönemde dışarda oyuncak sektörü ekonomiye katkısı olan bir
sanayi kolu haline gelmişti. Üretimin temeli kaliteye, güvenirliğe ve
dürüstlüğe dayanıyordu. Oyuncaklarda ve bebek giysilerinde kullanılan materyaller,
ince işçilik, sağlamlık çok önemliydi. Boşuna harcanmış birşey de yoktu.
Zaten toplumda ve evimizde zarar ziyan hoş görülmezdi.
Sokakta yerde bir parça ekmek bulunsa orda bırakılmaz yükseğe kaldırılırdı.
Yemek çöpe dökülmez, eskiyen şeyler tamir edilir veya başka
bir işte yararlı olmasına çalışılırdı.
Bu cimrilik değildi.
Ekonomi var olana saygı ve değerlendirme sistemiydi.
Nitekim 1939 yılında ilkokul bitince İngiliz Kız Orta
Okulu’na yazıldım. Üniformam dikilecekti.
Karaköy’de Ekselsiyor Mağazası önerilmişti. Orası eski,
köklü, güvenilir ve tanınmış bir işyeriydi. Zaten yağmurluklarımızı da oradan
alırdık. Şimdi bana tünik, ceket, pardösü, şapka ölçüsü alacaklardı. Ben biraz
boylanmıştım. Ama ölçüyü alan terzi daha da uzayacağımı düşünüp birkaç santim
ilave ediyordu. Kumaşların en iyi kaliteden olacağını söylüyor, biten
formalarla karşılaştırmak için örnek veriyordu. Gerçekten de yapılanlar çok iyi
olmuştu.
Ancak ilk seneler arkama biraz bol ve uzun gelen üniforma
ile herhalde rüküştüm. Ama sonuçta ben uzadım, kilo aldım ve kendimi giysilere
uydurdum.
Ama eskitemedim. Büyük olasılıkla 5ci senede giyemeyecektim. Onun çözümünü ise ben 5 yıllık eğitimi 4 senede
tamamlayarak buldum ve yeni üniformaya gerek kalmadı. J
Zaten 1939’da
başlayan İkinci Cihan Savaşı sürüyordu. Harbe girmemiştik ama bazı yokluklar,
zorluklar vardı. Ekmek, şeker, kumaş karneyle dağıtılıyordu. Çoraplar, pabuçlar, gömlek yakaları temir
ediliyordu...
Memleket ekonomisinin sarsılmasına biraz çare olması için
konan “Varlık vergisi”
ne yazik ki çok büyük acılara , haksızlıklara, utançlara
neden oldu. Şimdi ise ekonomi savurganlık, borçlanma, kalitesizlik, kandırmaca
ve ikiyüzlülüğün kol gezdiği bir alan gibi...
No comments:
Post a Comment