10 Kasım 2016
ATATÜRK’e
Atam,
Rahmetli, Annen
Baban sana ‘Mustafa’ adını verdiler. Değerli ve güzel bir isimdi. Geleneksel ve
yaygın kullanılanlardandı. Aynı zamanda, niteleyici bir sözcük.
Sevgili Peygamberimize
de yakıştırılmıştı.
Mümin kullar olan
kıymetli büyüklerin, seçimlerini yaparken, acaba anlamını düşünmüşler miydiler?
Yoksa sana ‘saygın insan’ olman dileği ile mi vermişlerdi?
Tabii bilemem.
Ama hangi amaçla olursa olsun, sana yakışan, senin yaratılış hikmetine uygun
düşen bir isim olmuş Mustafa!
Doğru yolda
arındırılmışlık, safiyet, temizlik...
Biraz büyüdün.
Kırlarda koştun. Tarlada karga kovaladın. Özgürlüğü tattın. Kendi
yeteneklerinin ilk izlerini keşfettin. Serazattın. Ama sorumsuz değildin.. Koca
tarla sana emanetti!...
Koruyacaktın.
Okul çağın geldin.
Annen seni ‘Mahalle Mektebi’ ne yazdırdı. Baban eşini kırmadı ama, kısa bir
süre sonra resmi devlet eğitimine yöneltti.
İyi, zeki,
akıllı, yetenekliydin. Öğretmenin seni beğeniyor ve seviyordu. Mustafa ismine
‘Kemal’i de kattı. Sen istekte
bulunmamıştın ki... Öğretmenin gidişatını sezmiş, sana o ismi uygun bulmuştu.
Bu ödülü hak etmiştin.
Askeri okul
dönemi başlamıştı. Orada da başarılıydın. Subay olarak Ordu’ya katıldın.
Yüzbaşı oldun. Derecelerin yükseldi. Üstün vasıfların, bilgin, çağı aşan
kültürün, ileri görüşünle göze çarptın
Kurmaydın.
Savaşlara katıldın. Yönettin. Kazandın. Paşa ve Mareşal oldun. Millet, senin
‘Mustafa Kemal’ adına ‘Gazi’ ünvanını ekledi. Hakkındı. Verildi. Sen
istememiştin. Yasaların da tanıdığı mertebelerindi. Dereceleri sökmeyi de
bildin. Bütün yurttaşları İstiklal Savaşı’na inandırdın. Katılmalarını sağladın.
Başarıldı. Vatan Toprakları işgalcilerden kurtarıldı. Temizlendi.
Özgür,
bağımsız, çağdaş, laik, demokratik
‘Türkiye Cumhuriyeti’ anayasası saptanırken padişah olmak istemedin. Olmadın.
Parlamenter Rejimle ‘Reisicumhur’ seçildiğin 1923 yılında soyadı kanunu yoktu.
‘Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ diye anılıyordun. Devrimlere
girişilmişti. En önemli olan eğitimi başa almış sistemi yerleştirmiştin.
Ben ise 1926 Ekim
doğumlu bir öğrenci olarak 1932-33 döneminde okula başladım. Yeni Türk Alfabesi
ile okuyup yazma kısa zamanda öğreniliyordu. Ancak adlarımızın ardında baba isimlerimiz
bulunuyordu. Soyadı kanunu yoldaydı. Evimizde soyadı seçimi için sözcüklere başvurulduğunu
da çok iyi anımsıyorum. Bulunanlar oya sunuluyordu. Zaten meslek sahibi ve
eğitimcilerden oluşan, Cumhuriyet’e bağlı, laik görüşlü bir aileydik. Tarihi ve
siyasi ilişkilerimiz yoktu. Böylece kolay anlaşılır, kısa, öz anlamlı, Türkçe
bir sözcük aranıyordu...
‘REİSİCUMHUR GAZİ
MUSTAFA KEMAL PAŞA’ soyadını kendisi mi seçti? Kendisi mi önerdi? ‘Dünyada öyle
tanınayım’ mı dedi?
Maddi, manevi her
varlığını ulusa gençliğe bırakan o yüce insan, sen buna tenezzül etmedin. Atam
o isim milletin gönlünden geldi.
Sana ‘ATATÜRK’
dedi. Onaylandı. Dünya oldukça anılacaksın.
Her 10 Kasım’da
Milli Bayramlarda ve her vesile ile ismin anılırken Soyadını saymamak niye?
Atam, bütün
dünyada ‘Atatürk’ olarak tanınıyor hayranlık görüyorsun. Çünkü kendini
eserlerinle kanıtladın. Önünde saygı ile eğildiğimiz rehberimizsin.
Nihal Erem.
10 Kasım 2016
İstanbul
No comments:
Post a Comment