YANGIN
Yangından korkarım!
Maddesel ve ruhsal hayatı bitirir.
İster güzel vatanımızın serveti olan ormanlarımızın kasıtlı
yakılması
veya bir doğal nedenle yanması, bulundukları bölge bana uzak
olsa bile...
İsterse, yıllar önce, büyüklerimden dinlediğim ve sevecen
bir babanın (dedem) aynı yuvada kucak açtığı, 21 kişilik ailesini yaşattığı,
bahçeli, müştemilatlı, ahşap konağın, uzakta başlayıp, rüzgarla gelen alevlerle
bir gecede yanması olsun...
Veya gözümün önünde gerçekleşen “Washington Oteli” yangını...
Hepsi çok üzücü. Yürekleri yaktı.
Eski İstanbul’un çok büyük bir alanını küle çeviren ünlü
tarihi “Fatih Yangını” kalabalık bir aileyi bir gecede üç birime bölüp, kuru
tahta üstünde bırakmış. Ama her birim kalkınmayı başarmış.
Açıkta kalanlar için “Harikzedegan” yani yangından zarar
görenlere, Laleli’de kagir apartman grupları yapılmış. Yerleşmişler. Yıllar
sonra o binaların “Ramada Oteli” ne dönüştürüldüğünü anımsıyorum.
Laleli bavul ticaretinin geliştiği bir semt olunca oteller
çoğaldı. Bizim bina Laleli ve Şehzade Cami’lerine eşit uzaklıktaydı. Önümüz
ayrı yönlerden gelen yolların kavuştuğu küçük bir meydandı. Karşımızdaki
evlerin yerine “Washington Oteli” yapıldı. Bir sabah metalik sesle duyurulan
anons, park edilen bütün arabaların çekilmesini öneriyordu.
İtfaiye grubu yakındaydı. Washington Oteli yanıyordu!..
Kullanılan sentetik maddeler alevlerin yayılmasını
hızlandırmıştı...O gece gelen turistler uyuyorlardı. Durum korkunçtu. Ne yazık
ki can kaybı da oldu. Geriye yıkıntı ve moloz kaldı. Kurtulanlar için mal değil
can önemli. Can sadece insanlar için mi? Otelin bodrum katında yuvalanan
hayvanlardan kaçabilenler bizim arka bahçemize ve buldukları kovuklara
gizlenmişler ki, geceleri onlara saldıran daha güçlü sansarların da olduğuna
tanık oldum. Ama onlar da hayvandı.
Fakat şimdi, ne yazık ki, yurdumuzda, insan görünümlü vahşi,
vicdan ve ahlak yoksunu saldırgan yaratıkların, çocuklara, kadınlara saldırdıklarına tanık oluyoruz. Hatta
kendi aralarındaki cinayetleri gördükçe, Türkiye’yi utanç içine düşürenlerin
sinsi sinsi yaptıkları ortaya çıkarken, ört bas edilmeden hak ettikleri cezayı
almaları gerekiyor.
Hiçbir kimsenin bir toplumu, bir ulusu, kendi iğrenç
amaçları, sapık inançları, maddi ihtirasları uğruna doğru yoldan çıkartmasına
izin verilemez.
Dağ başlarında yaşayan et oburların da yangın sonucu kente
gelip insanlar arasına karıştıkları, bir yerlerde fırsat kolladıkları çok
ürkütücü.
Bu bilgi ile yaşamak, çaresini bulma çabasında bulunmamak
veya gevşek davranmak, nice maddesel, büyük yangından çok daha fazla yürek
yakıyor.
No comments:
Post a Comment