Monday, November 21, 2016



YANGIN


Yangından korkarım!

Maddesel ve ruhsal hayatı bitirir.

İster güzel vatanımızın serveti olan ormanlarımızın kasıtlı yakılması
veya bir doğal nedenle yanması, bulundukları bölge bana uzak olsa bile...

İsterse, yıllar önce, büyüklerimden dinlediğim ve sevecen bir babanın (dedem) aynı yuvada kucak açtığı, 21 kişilik ailesini yaşattığı, bahçeli, müştemilatlı, ahşap konağın, uzakta başlayıp, rüzgarla gelen alevlerle bir gecede yanması olsun...

Veya gözümün önünde gerçekleşen “Washington Oteli” yangını...
Hepsi çok üzücü. Yürekleri yaktı.

Eski İstanbul’un çok büyük bir alanını küle çeviren ünlü tarihi “Fatih Yangını” kalabalık bir aileyi bir gecede üç birime bölüp, kuru tahta üstünde bırakmış. Ama her birim kalkınmayı başarmış.

Açıkta kalanlar için “Harikzedegan” yani yangından zarar görenlere, Laleli’de kagir apartman grupları yapılmış. Yerleşmişler. Yıllar sonra o binaların “Ramada Oteli” ne dönüştürüldüğünü anımsıyorum.

Laleli bavul ticaretinin geliştiği bir semt olunca oteller çoğaldı. Bizim bina Laleli ve Şehzade Cami’lerine eşit uzaklıktaydı. Önümüz ayrı yönlerden gelen yolların kavuştuğu küçük bir meydandı. Karşımızdaki evlerin yerine “Washington Oteli” yapıldı. Bir sabah metalik sesle duyurulan anons, park edilen bütün arabaların çekilmesini öneriyordu.

İtfaiye grubu yakındaydı. Washington Oteli yanıyordu!..

Kullanılan sentetik maddeler alevlerin yayılmasını hızlandırmıştı...O gece gelen turistler uyuyorlardı. Durum korkunçtu. Ne yazık ki can kaybı da oldu. Geriye yıkıntı ve moloz kaldı. Kurtulanlar için mal değil can önemli. Can sadece insanlar için mi? Otelin bodrum katında yuvalanan hayvanlardan kaçabilenler bizim arka bahçemize ve buldukları kovuklara gizlenmişler ki, geceleri onlara saldıran daha güçlü sansarların da olduğuna tanık oldum. Ama onlar da hayvandı.

Fakat şimdi, ne yazık ki, yurdumuzda, insan görünümlü vahşi, vicdan ve ahlak yoksunu saldırgan yaratıkların, çocuklara, kadınlara saldırdıklarına tanık oluyoruz. Hatta kendi aralarındaki cinayetleri gördükçe, Türkiye’yi utanç içine düşürenlerin sinsi sinsi yaptıkları ortaya çıkarken, ört bas edilmeden hak ettikleri cezayı almaları gerekiyor.

Hiçbir kimsenin bir toplumu, bir ulusu, kendi iğrenç amaçları, sapık inançları, maddi ihtirasları uğruna doğru yoldan çıkartmasına izin verilemez.

Dağ başlarında yaşayan et oburların da yangın sonucu kente gelip insanlar arasına karıştıkları, bir yerlerde fırsat kolladıkları çok ürkütücü.


Bu bilgi ile yaşamak, çaresini bulma çabasında bulunmamak veya gevşek davranmak, nice maddesel, büyük yangından çok daha fazla yürek yakıyor.

No comments:

Post a Comment